Sual: Hadiste var ki, “Dünya muhabbeti bütün hataların başıdır.” Hâlbuki, Sahabeler dünyaya pek çok girmişler. Terk-i dünya değil, belki bir kısım Sahabe, o zamanın ehl-i medeniyetinden daha ileri gitmişler. Nasıl oluyor ki, böyle Sahabelerin en ednasına, en büyük bir velî kadar kıymeti var, diyorsunuz?
Elcevap:
… dünyanın ahirete bakan yüzüyle, esma-i İlâhiyeye mukabil olan yüzünü sevmek, sebeb-i noksaniyet değil, belki medar-ı kemaldir ve o iki yüzde, ne kadar ileri gitse, daha ziyade ibadet ve marifetullahta ileri gider.
Sahabelerin dünyası ise, işte o iki yüzdedir. Dünyayı ahiret mezraası görüp, ekip biçmişler. Mevcudatı, esma-i İlâhiyenin aynası görüp, müştakane temaşa edip bakmışlar. Fena-i dünya ise, fânî yüzüdür ki, insanın hevesatına bakar.
Eğer, insan yalnız bir kalpten ibaret olsaydı, bütün masivayı terk, hattâ esma ve sıfatı dahi bırakmak, yalnız Cenab-ı Hakkın zatına rabt-ı kalp etmek lâzım gelirdi.
Fakat, insanın akıl, ruh, sır, nefis gibi pek çok vazifedar letaifi ve hasseleri vardır.
İnsan-ı kâmil odur ki, bütün o letaifi, kendilerine mahsus ayrı ayrı tarik-ı ubudiyette, hakikat canibine sevk etmek ile, Sahabe gibi geniş bir dairede, zengin bir surette; kalp, bir kumandan gibi, letaif askerleriyle kahramanane maksada yürüsün. Yoksa kalp, yalnız kendini kurtarmak için askerini bırakıp tek başıyla gitmek, medar-ı iftihar değil, belki netice-i ıztırardır.
Sözler