24 Mart 2009 Salı

Hakiki mahbub..

Fıtratı aşkla yoğrulmuş gibi sermest-i câm-ı aşk olan Mevlâna Câmî, kesretten vahdete yüzleri çevirmek için, bak ne güzel söylemiş:
يَكِى خَواهْ يَكِى خَوانْ يَكِى جُوىْ يَكِى بِينْ يَكِى دَانْ يَكِى گُوىْ demiştir. (Haşiye)
1 - Yani: Yalnız biri iste, başkaları istenmeye değmiyor.
2 - Biri çağır, başkaları imdada gelmiyor.
3 - Biri taleb et, başkalar lâyık değiller.
4 - Biri gör, başkalar her vakit görünmüyorlar, zeval perdesinde saklanıyorlar.
5 - Biri bil, marifetine yardım etmeyen başka bilmekler faidesizdir. 6 - Biri söyle, ona aid olmayan sözler malayani sayılabilir.
نَعَمْ صَدَقْتَ اَىْ جَامِى ❊ هُوَ الْمَطْلُوبُ ❊ هُوَ الْمَحْبُوبُ ❊ هُوَ الْمَقْصُودُ ❊ هُوَ الْمَعْبُودُ
Evet Câmî pek doğru söyledin.
Hakikî mahbub, hakikî matlub, hakikî maksud, hakikî mabud; yalnız odur..
كِه لاَ اِلهَ اِلاَّ هُو بَرَابَرْ مِيزَنَدْ عَالَمْ
Çünki bu âlem bütün mevcudatıyla muhtelif dilleriyle, ayrı ayrı nağamatıyla zikr-i İlahînin halka-i kübrasında beraber “Lâ ilahe illa Hu” der, vahdaniyete şehadet eder.
لاَ اُحِبُّ اْلآفِلِينَ in açtığı yaraya merhem sürüyor ve alâkayı kestiği mecazî mahbublara bedel, bir Mahbub-u Lâyezalî’yi gösteriyor.
Risale-i nur..